blog

MİMAR ALEV AKIN'LA DİYALOGTAYIZ

Farklı disiplinlerde yer alan sektör paydaşlarımızı konuk ederek Aydınlatma Tasarımı üzerine sohbet ettiğimiz “Diyalog” röportajlarımızda bu ay konuğumuz, İŞTE Proje Yönetimi Kurucu Ortağı Mimar Alev Akın

Ele alınan projeyi bir orkestra şefi gibi tüm paydaşları ile birlikte yöneterek, geleceğe yön verecek yatırımların kendini sürece adamış bir paydaş yönetimi ile daha etkili ve daha verimli şekilde hayata geçebileceğine olan inancıyla, 15 yılı aşkın süredir sektöre proje yönetimi alanında hizmet veren İŞTE Proje Yönetimi kurucu ortaklarından Alev Akın ile aydınlatma tasarımı üzerine konuştuk.

 

1- Hayatınızda, işinizde ya da evinizde ışık, yaşam tarzınızı nasıl etkiler?

A. Akın: Güneş sınırsız bir enerji kaynağı olmasına karşın, yaşamımızı sürdürdüğümüz dünyanın gerçekliğinde bir gün gece ve gündüz şeklinde iki parçaya bölünür. Haliyle ışığın, bir gündüz bir de gece kullanımı vardır. Ben, güne gün ışığıyla başlamayı, uyanmayı severim. Evimin de ışığı gündüz yeterli seviyelerdedir. Bu bakımdan şanslı olduğumu söylemeliyim. Proje Yönetimini yaptığımız ofis projelerinde, doğal ışığın önemi büyük. Hele enerji yönetim gereklerinin yanısıra, artık ‘wellness’ kriterlerinden de bahsettiğimiz bu zamanlarda. Ama konut projelerinde durum biraz daha farklı. Bir konut projesi yönetirken, empati kaçınılmaz. Örneğin; son tamamladığımız AND Pastel Projesi, hem bina hem daire konsepti olarak çeşitlilik gösteren bir projeydi. Bu projede; yüksek binalar olduğu gibi peyzaj alanlarına yürüyerek çıkabileceğiniz alçak katlı bloklar da mevcuttur. Kuşkusuz Proje’nin alan kullanımı ve yerleşim tasarımına göre de binaların güneş ile olan ilişkisi de değişiyordu. Bu da size fazlasıyla farklı görüş açıları sunuyordu. Sanırım bu Proje içinde geçirdiğimiz süre boyunca ister istemez gün ışığının dairelerle olan ilişkisine fazlasıyla kafa yorduk. Işık ister istemez sizin ev içindeki yaşam konforunuzu belirleyen bir etken haline geliyor. Mesela direkt güneş alan cepheye bakan bir evde yaşıyorsanız, ışık sizin için güçlü bir enerji kaynağına dönüşebilir ve özellikle yazın çekilmez bir hal de alabilir. O zaman bolluğu nasıl keseceğinize dair düşünmeye başlayabilirsiniz. Az önce söz ettiğim Proje’nin peyzaj kotundaki bir dairede güneşi az alan yönünde kalmışsanız, üstelik bir de bitkileri çok seviyorsanız, bu sefer güneşi hangi açıdan ne kadar fazla yakalayabileceğinize dair uğraşlar içinde bulabilirsiniz kendinizi. Bunlar ışıkla bizim gündüz kurduğumuz ilişkiye dair notlar tabii... İşin bir de güneşin battıktan sonraki karanlık tarafı var ki, bu daha önemli benim için. Biraz da evin dekorasyonu ile bağlantılı bir yaşam vizyonu aslında. Güneşe yaşamak adına ihtiyacımız var. Ama yokluğunun yarattığı karanlığı aydınlatmak için, evde yaptığımız her dokunuş zamanımızın büyük bölümünü içinde geçirdiğimiz kısma değer ve konfor katan çok önemli bir unsur. Evet, özellikle bu pandemi döneminde evlerimizde daha çok zaman geçirdiğimizden bu süre eşitlenmiş olsa da, normal hayat rutini dahilinde, tatil günlerimizi bir kenara ayırırsak evin ağırlıklı yaşam süresini bu belirliyor. Gündüz ışıkla direkt ilgim ne kadar fazlaysa da, akşam ve gece süresi boyunca evin her tarafını ışıl ışıl aydınlatmayı tercih etmem. Direkt ışık kaynağını görmeyi de sevmem... Evin içinde karanlıkta kalacak, gölgelenecek kısımlar olmasını tercih ederim. Işık dinlendirmeli.
 

2- Aydınlatma Tasarımı projenizde/yatırımınızda aşağıdakilerden hangisidir?  Neden?

•  Bilim
•  Teknik
•  Sanat

A. Akın: Sorunuzu cevaplandırmaya hazırlanırken bir taraftan da bu unsurları birbirinden ayırmak ne kadar mümkün diye düşünmeden edemiyorum. Ancak gerçekçi tarafından bakacak olursak, yaptığımız profesyonellik bir yatırımcının projesini yönetmek; ona bir tarafıyla değer katmaya çalışırken diğer yanıyla ‘değer mühendisliği’ yaklaşımıyla optimal çözümler üretiyor, gözetiyor olmak. Bu bakış açısı ister istemez öncelikle birbiriyle yakın ilişkisi olduğunu düşündüğüm, bilim ve teknolojiyi ön plana çıkarıyor. Yatırım bütçeleri çok düşük ve genellikle de temel ana yapısal disiplinlerinin gereklilikleriyle belirleniyor. Biz her Projemizde konusunda uzman danışmanlarla çalışmayı hem tercih ediyoruz hem de yatırımcımıza tavsiye ediyoruz. Herbir danışmanın Projelere katkısı var ve gerekli. Aydınlatma Danışmanı bu sıralamada trene genellikle son vagondan içeri ya giriyor ya da uzaktan iletişim araçlarıyla katılım gösteriyor. Sürecin nasıl çalıştığını anlatmaya çalışıyorum. Yasal yönetmeliklere bağlı işleri dahil etmek bir yere kadar kolay aşılabiliyor. Aydınlatma konusu bir yanıyla enerji performası ile ölçümlenirken, diğer tarafıyla binaya estetik unsur veren, konfora yönelik bir konu. Günümüzde farkındalık, daha çok enerji performansına yönelik olduğu için, kullanılacak armatürün tipinden, aydınlatma tipine varınca kadar her şey bir bakıma işletmeye yansıyan gideri ile ilgi duyuluyor. Son yıllarda içinde bulunduğumuz büyük projelerin genel, otopark, peyzaj ve cephe aydınlatma tasarımlarında bu konular gündeme geldi. Projenize sanatsal bir değer katmaya çalıştığınızda kullanmanız gereken araçların, hem yatırım hem işletme maliyeti yükselebiliyor. Bu nedenle, mümkün olduğunca minimum yatırımla maksimum faydanın sağlanacağı teknolojik elemanların kullanımına doğru yönelmek zorunda kalıyorsunuz. Ancak, burada da mutlaka bir estetik kaygıyı gözetmek önemli.

 

3- Mimari aydınlatma tasarımı sizce projeye bir değer katabilir mi?

A. Akın: Az önce buna biraz değinmeye çalıştım. Bizim inandığımız ve sürdürdüğümüz Proje Yönetimi kapsamında bir Projenin tüm gerekliliklerinin paydaşlarının masada olması anlayışı vardır. Bu unsurların, uyumlu koordinasyonundan ortaya bir değer çıkar. Biz, hem o masada olması gerekenleri söylüyoruz, hem onların uyumunu, koordinasyonunu yönetiyoruz. Bu yolla da Proje’nin değerli hale gelmesini sağlıyoruz. Arkamızda bıraktığımız ve içinde bulunduğumuz tüm çalışmalarımızda bunun yansımalarını görmek mümkündür. Az önce de söz ettim aslında, iki tip değer var. Bu, biraz da bizim dilimizdeki yerleşik kullanımıyla ilgili belki de ama, farklı anlamlara karşılık geliyor. Bir Proje’nin yatırım bütçesi vardır. Ancak sonunda ortaya çıkan ürünün değeri yatırım maliyetinin kat kat üzerindedir. Kuşkusuz bunu belirleyen unsurlar vardır; arsanın yeri, kullanımı, kimin yatırımcı olduğu, kuşkusuz hangi mimari ofis tarafından tasarlandığı, diğer mühendislik dizayn ve hesapları, kapsamına nelerin dahil edildiği, yüklenicinin kim olduğu, hangi malzemelerin kullanıldığı, ne tür inşaat teknolojilerinden yararlanıldığı, yeşil bina olup olmadığı vb... Bütün bunları alt alta sıraladığınızda yatırım bütçeniz kağıt üzerinde artıyor gibi görülebilir. Ancak bunların her birinin Projeye hem katkı verdiği, hem de değerli kıldığı göz ardı edilmemelidir. Buradaki en kritik kısım; tüm bunların arasındaki koordinasyonu sağlamak ve her şeyden önemlisi de “değer odaklılık”  ile hareket etme vizyonunu önünüze koymayı bilmektir. Değer mühendisliği, projeye tasarruf sağlamak şeklinde anlaşılmamalıdır. Bir projedeki değer mühendisliği, doğru paydaşlar ile doğru takımların kurulması ile başlar. Kolektif akıl ile değer üretecek bu takımların da, sektörün alışageldiği verimsizliklere yenik düşmemesi için; çevik yaklaşımlar ve teknoloji tabanlı bilgi yönetim uygulamaları artık kaçınılmazdır.  

Aydınlatma tasarımının; bir armatür diziliminden ibaret olmadığı, bilim-sanat ve teknik parametreleri ile tam da bir tasarım gerekliliğini yerine getirdiği unutulmamalıdır. Değer katar mı katmaz mı sorusuna ise; kent ölçeğinde aydınlatması tasarlanmış veya sadece aydınlatılmış bina ve mekanlara bakarak somutlaştırmaya ne dersiniz?   

 

4- Aydınlatma tasarımcısıyla çalışmış olduğunuz sürecin size mimar/yatırımcı/yönetici olarak ne kattığını düşünüyorsunuz?

A. Akın: Yatırımcının bir hayali var; aslında çoğu zaman bu zihinde canlanmış bir imge olmaktan çok fikirdir. Doğru bir Proje Yönetim anlayışı içinde hareket ediyorsak, o bu fikrini size açar. Siz bu fikri alternatif konseptler üretecek tasarımcıların geliştirmesini sağlar ve yatırımcıya sunarsınız. Biz, Proje Yöneticileri olarak Proje’yi anlayan, çalışma arzusu içindeki unsurları bulup, onlarla birlikte hareket etmenin yolunu açarız. Çalıştığımız her Proje, profesyonel hayatımıza bir tecrübe olarak eklenir. Orada hem bilgilerimizi tazeler, hem de yeni bilgiler, teknolojiler, bakış açıları ve tekniğin, yönetmeliklerin yeni yorumlama şekillerini öğreniriz. Bir aydınlatma tasarımcısının masadaki mimari projeyi nasıl da farklılaştırabildiğini tecrübe ettikçe, galiba olmadığı durumlarda ‘ruhsuzluk’  tan endişe etmeye başlıyoruz. Aydınlatma tasarımı hem tasarımcısına, hem de yatırımcısına ilham kaynağı oldukça, projenin de ruhu oturmaya başlıyor.